* * *
Halil aleyhisselâmın’ın horozu kesmesi, müridin
içinde bulunan helâk edici ve kötü sıfatlardan
hangi sıfatın giderilmesine işarettir ?
"
Horoz, şehvete mensuptur, şehvetine pek tapar. O zehirli ve kötü şaraptan sarhoştur.
Şehvet soy sop üretmek için olmasaydı Adem, utancından kendisini hadım ederdi.
Melûn iblis, Tanrı’ya avlanabilmek için bana kuvvetli bir tuzak lâzım dedi.
Tanrı, ona altın, gümüş ve at gösterdi, halkı bunlarla aldatabilirsin dedi.
İblis, zahiren bunu beğendi. Beğendi ama suratını ekşitti, sıkılmış turunç gibi dudaklarını sarkıttı.
Tanrı, o geberesiceye güzel madenlerden altın ve mücevheratı armağan etti.
A melûn dedi, şu tuzağı da al.
Şeytan dedi ki: Ey güzel yardımcı, daha artır !
Yağlı, ballı şeylerle ağır ve değerli şaraplar ve bir çok ipek elbiseler verdi.
Şeytan dedi ki: Yarabbi, imdat et, bundan fazla isterim. Ver de onları iplerimle adamakıllı bağlıyayım.
Bu suretle erkek ve yürekli sarhoşların, erkekçesine o bağları koparsınlar.
Bu hava ve heves tuzaklarıyla ipler, senin erini, adam olmıyanlardan ayırtetsin.
Ey ululuk tahtının sultanı, başka bir tuzak istiyorum, öyle bir tuzak ki insanı baş aşağı atacak kadar şiddetli ve aldatıcı olsun.
Tanrı, şarap ve çalgıyı getirip önüne koydu. Şeytan, bunları görünce hafifce güldü, yarı neşelendi.
Ezeli azgınlığa haber gönderip fitne denizinin dibinden toz kopar dedi.
Musa da senin kullarından bir kul değil miydi ? Deniz dibinde tozdan perdeler salmadı mı ?
Su her taraftan çekildi de deniz dibinden bir tozdur koptu.
Tanrı, erkeklerin aklını, sabrını alan kadın güzelliğini ona gösterince,
Parmakçıklarını şıkırdatarak oynamaya başladı.
Ver ver, şimdicik muradıma kavuştum dedi.
Aklı, fikri kararsız bir hale getiren o mahmur gözleri görünce,
Şu gönlü çöreotu gibi yakıp kavuran dilberlerin yüzlerini seyredince neşelendi.
Yüz, ben, kaş, akik gibi dudaklar. Sanki ince bir perdeden Tanrı parlamış.
Şeytan, incecik perdeden Tanrı tecelli etmiş gibi o işveyi görünce derhal yerinden sıçrayıp oynamaya koyuldu.
Şehvet soy sop üretmek için olmasaydı Adem, utancından kendisini hadım ederdi.
Melûn iblis, Tanrı’ya avlanabilmek için bana kuvvetli bir tuzak lâzım dedi.
Tanrı, ona altın, gümüş ve at gösterdi, halkı bunlarla aldatabilirsin dedi.
İblis, zahiren bunu beğendi. Beğendi ama suratını ekşitti, sıkılmış turunç gibi dudaklarını sarkıttı.
Tanrı, o geberesiceye güzel madenlerden altın ve mücevheratı armağan etti.
A melûn dedi, şu tuzağı da al.
Şeytan dedi ki: Ey güzel yardımcı, daha artır !
Yağlı, ballı şeylerle ağır ve değerli şaraplar ve bir çok ipek elbiseler verdi.
Şeytan dedi ki: Yarabbi, imdat et, bundan fazla isterim. Ver de onları iplerimle adamakıllı bağlıyayım.
Bu suretle erkek ve yürekli sarhoşların, erkekçesine o bağları koparsınlar.
Bu hava ve heves tuzaklarıyla ipler, senin erini, adam olmıyanlardan ayırtetsin.
Ey ululuk tahtının sultanı, başka bir tuzak istiyorum, öyle bir tuzak ki insanı baş aşağı atacak kadar şiddetli ve aldatıcı olsun.
Tanrı, şarap ve çalgıyı getirip önüne koydu. Şeytan, bunları görünce hafifce güldü, yarı neşelendi.
Ezeli azgınlığa haber gönderip fitne denizinin dibinden toz kopar dedi.
Musa da senin kullarından bir kul değil miydi ? Deniz dibinde tozdan perdeler salmadı mı ?
Su her taraftan çekildi de deniz dibinden bir tozdur koptu.
Tanrı, erkeklerin aklını, sabrını alan kadın güzelliğini ona gösterince,
Parmakçıklarını şıkırdatarak oynamaya başladı.
Ver ver, şimdicik muradıma kavuştum dedi.
Aklı, fikri kararsız bir hale getiren o mahmur gözleri görünce,
Şu gönlü çöreotu gibi yakıp kavuran dilberlerin yüzlerini seyredince neşelendi.
Yüz, ben, kaş, akik gibi dudaklar. Sanki ince bir perdeden Tanrı parlamış.
Şeytan, incecik perdeden Tanrı tecelli etmiş gibi o işveyi görünce derhal yerinden sıçrayıp oynamaya koyuldu.
Mevlâna Celâleddin Rumî
Mesnevi
V
Çeviren: Veled İzbudak,sayfa 80
Maarif Bakanlığı Yayınları
Sunan: Ayhan Görür
Mesnevi
V
Çeviren: Veled İzbudak,sayfa 80
Maarif Bakanlığı Yayınları
Sunan: Ayhan Görür
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder