14 Aralık 2006

Kadı'nın kadılıktan şikâyeti...Mevlâna

*

* * *

Kadı’nın kadılıktan şikayeti, naibin ona
verdiği cevap

Birisini kadı yaptılar. Ağlayıp inlemeye koyuldu.
Naip kadıya : “ Bu ağlama nedir ?
Ağlamak, feryadetmek zamanı değil..
sevinecek, kutlanacak zamanın
” dedi.
Kadı, bir ah edip dedi ki: “ Gönlüne hâkim olmıyan,
işin içyüzünü bilmeyen nasıl hükmedebilir ?
O, işin hakikatini bilen iki kişi arasında
bir cahilden başka bir şey değildir ki.
O iki hasım, ne yaptıklarını bilirler.
Zavallı kadı o iki kişinin hilesini ne bilsin ?
Hallerini bilmez, gâfildir.
Böyle olduğu halde kanlarına,
mallarına nasıl hükmedecek ?

NaipHasımlar, bilgili ama illetlidir.
Halbuki sen, cahilsin ama şeriat mumusun.
Çünki sende bir kasıt ve illet yok.
İşte şu illetsizlik yok mu ? Gözlerin nurudur.
O iki bilgiyi garazları kör etmiştir.
Bilgilerini de kasıtları, illetleri mezara tıkmıştır.
Kasıtsızlık, bilgisizi âlim yapar, kasıt ve garaz
ilmi aykırı bir hale sokar, zulüm haline koyar.
Sen rüşvet almadıkça kör değilsin,
fakat tamah ettin mi körsün,
kul köle kesilirsin
“ dedi.

Ben hevadan vazgeçmişim,
şehvet lokmalarını az yemişim.
Gönlümün tat alma duygusu aydın..
doğruyu yalandan ayırdeder.

Mevlâna Celâleddin Rumî
MESNEVİ II, Sayfa : 210, 211

Çeviren: Veled İzbudak

Sunan: Ayhan Görür

Hiç yorum yok: