YAŞAMAYA DAİR
1
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi meselâ,
yâni, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yâni, bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yâni, o derece, öylesine ki,
meselâ, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut, kocaman gözlüklerin,
yâni, o derece, öylesine ki,
meselâ, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut, kocaman gözlüklerin,
beyaz bir gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken
hem de en güzel, en gerçek şeyin
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken
hem de en güzel, en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yâni, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, meselâ, zeytin dikeceksin,
yetmişinde bile, meselâ, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak, yâni ağır bastığından.
1947
Nâzım Hikmet
Derleyen: Ayhan Görür
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder