Abraham Lincoln'den oğlunun öğretmenine...
Zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen ona;
- Kazanılan bir liranın, bulunan beş liradan daha değerli olduğunu öğret.
- Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve hem de kazanmaktan neş'e duymayı öğret.
- Kıskançlıklardan uzaklara yönelt onu.
- Eğer yapabilirsen, sessiz kahkahaların gizemini öğret ona.
- Bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını.
- Eğer yapabilirsen,ona kitapların mucizelerini öğret.
- Fakat ona sessiz zamanlar tanı.
- Gökyüzündeki kuşların, güneşin altındaki arıların ve yemyeşil yamaçlardaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebilsin.
- Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret ona.
- Ona kendi fikirlerine inanmasını öğret.
- Herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi.
- Tüm insanları dinlemesini öğret ona, fakat tüm söylediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini,ve sadece iyi olanları almasını da öğret.
- Ona kuvvetini ve beynini en yüksek fiyata satmasını, fakat hiçbir zaman kalbi ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret.
- Uğultulu bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret ona.
- Ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa dimdik dikilip savaşmasını öğret.
Yukarıdaki mektup,
ABD'nin 1809 - 1865 yıllarında yaşamış,
16.Başkanı Abraham Lincoln tarafından
oğlunun öğretmenine yazılmıştır.
Tarihe geçen Hazır cevaplar
Derleyen : Akın Alıcı
Epsilon Yayınları
Cumartesi,23 Eylül 2006, Hürriyet
Tufan Türenç yazısından
esinlenerek düzenlenmiştir
Another brick in the Wall
* Hey!*
(Children Speaking)
(train goign through a tunnel)
*You, Yes You, Stand Still Laddie!*
When we grew up and went to school,
there were certain teachers
who would hurt the children anyway they could
by pouring their derision upon anything we did
exposing any weakness
however carefully hidden by the kids.
But in the town it was well known
When they got home at night their fat and
psychopathic wives
Would thrash them within inches of their lives!
We don't need no education.
Eğitime ihtiyacimiz yok.
We don't need no thought control.
Düşünce kontrolüne ihtiyacımız yok.
No dark sarcasm in the classroom.
Sınıfta alay edilmek istemiyoruz.
Teacher, leave those kids alone.
Öğretmen, bu çocukları yalnız bırak.
Hey, Teacher, leave those kids alone!
Hey, öğretmen, bu çocukları yalnız bırak!
All in all it's just another brick in the wall.
Hepsi topu topu sadece duvardaki bir tuğladır.
All in all your'e just another brick in the wall.
Hepsi topu topu sadece duvardaki bir tuğlasın.
We don't need no education.
Eğitime ihtiyacımız yok.
We don't need no thought control.
Düşünce kontrolüne ihtiyacımız yoki
No dark sarcasm in the classroom.
Sınıfta alay edilmek istemiyoruz.
Teachers, leave those kids alone.
Öğretmen, bu çocukları yalnız bırak.
Hey, Teacher, leave those kids alone!
Hey, öğretmen, bu çocukları yalnız bırak.
All in all your'e just another brick in the wall.
Hepsi topu topu sadece duvardaki bir tuğlasın.
All in all your'e just another brick in the wall.
Hepsi topu topu sadece duvardaki bir tuğlasın.
Spoken:
“Wrong, Do it again!
Wrong, Do it again!
If you don’t eat yer meat,
you can’t have any pudding.
How can you have any pudding
if you don’t eat yer meat?
You! Yes, you behind the bikesheds,
stand still laddie!”
[Sound of many TV’s coming on,
all on different channels]
“The Bulls are already out there”
Pink:
“Aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaarrrrrgh!”
“This Roman Meal bakery thought
you’d like to know.”
I don’t need no arms around me
And I dont need no drugs to calm me.
Derleyen: Ayhan Görür
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder