19 Kasım 2007

Cesur, zeki, süper insanlar ve devrim...Dostoyevsky


* * *
Portrait of the Author Feodor Dostoyevsky.
Vasily Perov

...
Ah ben ne aptalmışım?
Kendimi, Napolyonlarla, Sezarlarla... ne bileyim işte, Muhammed'le kıyaslamaya kalktım!
Kendimi "süper adamlar" sınıfından biri sandım.
Ne saçma!
Tefeci bir karıyı, bir hastalığı öldürmekle
sistemi değiştirebileceğimi sandım...
...
İnsanların hayrına ve faydasına bir devrim yapacakları zaman, karşılarına bir menfaati tehlikeye düşen birkaç adam dikilirse bunları saf dışı etmeye hakları vardır. Tarih bunun örnekleriyle doludur ve kimse o süperleri mahkeme önüne çıkarmaya cesaret edememiştir. Büyük İskender'i, Sezar'ı, Napolyon'u ve Muhammed'i düşününüz. Bunlar büyük medeniyetler kurdular. Hedeflerine ulaşmak için, önlerine çıkan ve engel olmaya kalkan birkaç eski düzen koruyucusunu tesirsiz hale getirmek zorundaydılar. Eğer bunu yapmasalardı ve kendilerinde bu hakkı görmeselerdi büyük olamazlardı... Sıradan bir insanın adam öldürmesi ile cephedeki bir askerin öldürmesi bir değildir. Eğer herkes eskiye bağlı kalsa ve her şey eskisi gibi yürüse, insanlık yerinde sayar. Zaten süper insanlar, yaradılışlarının gereği, atak ve cesurdurlar. Zindana da kapatsanız ideallerinden vazgeçiremezsiniz. Zeki oldukları için sistemin çürük taraflarını bilir; nereden ve nasıl hedefe ulaşacaklarını çok iyi hesap ederler. Kendilerini değil sistemden zarar görenleri düşündükleri için, kısa zamanda çevreleri aynı ideali paylaşan insanlarla dolar.
...
Günümüzde herkes kopmuştur toplumdan, kendi kabuğuna çekilmiştir. Herkes birbirinden uyzaklaşıyor, saklayabildiğince şeyi de kendine saklıyor. Sonunda insanlardan kaçmaya başlıyor kişi. Kendi kendine para biriktirirken şöyle düşünüyor: "Şimdi ne güçlüyüm" Hiçbir şeyden korkum yok artık!" Oysa ne kadar zengin olursa, onu yok edecek güçsüzlüğün içine o denli gömüldüğünü bilmez çılgın. Çünkü tek kendine güvenmeye alışmıştır. Toplumdan kopmuş, ruhuna, insanların yardımına inanmamayı, insanlardan bir şeyler beklememeyi öğrenmiştir. Paralarının, onların ona verdiği hakların kaybolmasından korkar yalnızca.
Çağımızda insanlar, gülünç bir inatla, kişiliğin gerçek güvenliğinin yalnız başına çalışmakta değil, tüm insanların beraberliğinde olduğunu anlamamakta diretiyorlar. Ama hiç kuşku yok ki, bir gün gelecek bu ürkünç yalnızlık da sona erecek, insanlar birbirlerinden kopmalarının anlamsızlığını bir anda anlayacaklar. Bunca zaman karanlıkta nasıl oturduklarına, ışığı görmediklerine şaşacaklar.
...
Kocakarıyı niçin öldürdüm?
O bir hastalıktı... Bir sistemi temsil ediyordu...
Onu öldürdüm, ama sistem devam ediyor.
Kocakarıyı öldürmekle tefeciliği Rusya topraklarından sildim mi?

Dostoyevsky
1821-1881

dostoyevsky
Ruha Dokunan Düşünceler
hazırlayan: esra uluç
carpe diem kitap

Derleyen: Ayhan Görür

Hiç yorum yok: