30 Haziran 2007

Genius...Mark Twain


* * *

James Carroll Beckwith's Mark Twain

Samuel Langhorne Clemens (November 30, 1835 – April 21, 1910), better known by his pen name Mark Twain, was a famous and popular American humorist, novelist, writer and lecturer.


Genius

Genius, like gold and precious stones,
is chiefly prized because of its rarity.

Geniuses are people who dash of weird, wild,
incomprehensible poems with astonishing facility,
and get booming drunk and sleep in the gutter.

Genius elevates its possessor to ineffable spheres
far above the vulgar world and fills his soul
with regal contempt for the gross and sordid things of earth.

It is probably on account of this
that people who have genius
do not pay their board, as a general thing.

Geniuses are very singular.

If you see a young man who has frowsy hair
and distraught look, and affects eccentricity in dress,
you may set him down for a genius.

If he sings about the degeneracy of a world
which courts vulgar opulence
and neglects brains,
he is undoubtedly a genius.

If he is too proud to accept assistance,
and spurns it with a lordly air
at the very same time
that he knows he can't make a living to save his life,
he is most certainly a genius.

If he hangs on and sticks to poetry,
notwithstanding sawing wood comes handier to him,
he is a true genius.

If he throws away every opportunity in life
and crushes the affection and the patience of his friends
and then protests in sickly rhymes of his hard lot,
and finally persists,
in spite of the sound advice of persons who have got sense
but not any genius,
persists in going up some infamous back alley
dying in rags and dirt,
he is beyond all question a genius.

But above all things,
to deftly throw the incoherent ravings of insanity into verse
and then rush off and get booming drunk,
is the surest of all the different signs of genius.


Mark Twain


Derleyen: Ayhan Görür

29 Haziran 2007

Üvercinka...Cemal Süreya

* * *
ÜVERCİNKA

Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil..

Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrı'ya kalsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil..

Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Bir çok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil..

Birlikte mısralar düşürüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil..

Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajı'nda akşam üstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değil...

Cemal Süreya
Derleyen: Ayhan Gorur


San...Cemal Süreya


SAN

Kırmızı bir kuştur soluğum
Kumral göklerinde saçlarının
Seni kucağıma alıyorum
Tarifsiz uzuyor bacakların
Kırmızı bir at oluyor soluğum
Yüzümün yanmasından anlıyorum
Yoksuluz gecelerimiz çok kısa
Dörtnala sevişmek lazım.


Cemal Süreya


Derleyen: Ayhan Görür

28 Haziran 2007

Sayım...Cemal Süreya




* * *
by ErotoS, Onan

SAYIM

Ayışığında oturduk
Bileğinden öptüm seni

Sonra ayakta öptüm
Dudağından öptüm seni

Kapı aralığında öptüm
Soluğundan öptüm seni

Bahçede çocuklar vardı
Çocuğundan öptüm seni

Evime götürdüm yatağımda
Kasığından öptüm seni

Başka evlerde karşılaştık
İliğinden öptüm seni

En sonunda caddelere çıkardım
Kaynağından öptüm seni

Cemal Süreya


Derleyen: Ayhan Görür

Önceleyin...Cemal Süreya

***

ÖNCELEYİN

Önce bir ellerin vardı, yalnızlığımla benim aramda,
Sonra birden kapılar açılıverdi ardına kadar,
Sonra yüzün, onun ardından gözlerin, dudakların,
Sonra her şey çıkıp geldi..

Bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde,
Sen çıkardın utancını, duvara astın,
Ben masanın üstüne koydum kuralları,
Her şey işte böyle oldu önce...

Cemal Süreya


Derleyen: Ayhan Görür

22 Haziran 2007

Sevgilim, Ben Şimdi...Cemal Süreya

* * *

SEVGİLİM, BEN ŞİMDİ..

Sevgilim, ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim.
Elimde uçuk mavi bir kalem, cebimde iki paket sigara,
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden..
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz,
"Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz".
Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere,
O gülün yüzü gülmüyor sensiz,
O köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı,
Hepten hüzünlü bu günlerde.
Gür ve çoşkun bir günışığı dadanmış pencereye,
Masada tabaklar neşesiz,
Koridor ıssız,

Banyoda havlular yalnız..
Mutfak dersen - derbeder ve pis,
Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş,
Vantilatör soluksuz,
Halılar tozlu,
Giysilerim gardropda ve şurda burda,
Memo'nun oyuncak sepeti uykularda.
Mavi gece lambası hevessiz,
Kapı diyor ki açın beni, kapayın beni.
Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi,
Radyo desen sessiz,
Tabure sandalyalardan çekiniyor,
Küçük oda karanlık ve ıssız..
Her şey seni bekliyor, her şey gelmeni,
İçeri girmeni,
Senin elinin değmesini,
Gözünün dokunmasını
Ve her şey tekrarlıyor
Seni nice sevdiğimi...

Cemal Süreya

( 1931 - 1990 )



Derleyen: Ayhan Görür

21 Haziran 2007

Sigarayı Attım Denize...Cemal Süreya


* * *by Erotos, Onan


CİGARAYI ATTIM DENİZE

Şimdi bir güvercinin uçuşunu bölüşüyoruz
Gökyüzünün o meşhur maviliğinde
Uzun saçlı iri memeli kadınlarıyla
Bir Akdeniz şehri çıkabilir içinden
Alıp yaracak olsak yüreğini
Şimdi bir güvercinin

Şimdi sen tam çağındasın yanına varılacak
Önünde durulacak tam elinden tutulacak
Hangi bir elinden güzelim hangi bir
Bir elinde kızlığın duruyor garip huysuz
Öbür elinde yetişkin bir günışığı
Daha öbür elinde de kilometrelerce hürlük
Çalışan insanlar için akşamlara kadar
Toz duman içinde
Bir elinle de boyuna ekmek kesiyorsun

Biz eskiden de en aşağı böyleydik senlen
Bir bulut geçiyorsa onu görürdük
Bir minarenin keyfine diyecek yoksa onu
Bir adam boyuna yoksulluk ediyorsa onu
Ne zaman hürlüğün barışın sevginin aşkına
Bir cigara atmışsak denize
Sabaha kadar yandı durdu.

by Bedri Rahmi Eyüboğlu

A BUTT CAST IN THE SEA

Share now a pigeon's flight
Bluebound along the ancient skies,
Its women forever hair and mammal,
A Mediterranean town may arise
If you rip apart a pigeon's heart.

Time for you to love and to hug
Time to hold your hand, time for you
But which hand, my love, which hand;
One has clutched you, pure old peevish,
One was anointed with an adult aurora,
One in freedom's endless exodus,
And one, unvanquished, breaks bread
With men toiling in mud and dust and smoke.

Since is our soul's rapture as of old;
A clouds, if in motion, is in our ken,
The minaret if joyful unto God,
And a man if gallant against misery.
Whenever we cast a butt in the sea
In the name of liberty, peace, and love
It keeps glowing till daybreak.

Cemal Süreya

by Bedri Rahmi Eyüboğlu

Translated by Talat Sait Halman

Derleyen: Ayhan Görür

18 Haziran 2007

Yol Arkadaşı...Sezen Aksu



Sezen Aksu


Yol Arkadaşı

Yol arkadaşım gördün mü,
Duydun mu olup bitenleri
Kıskanıyor insan bazen,
Çekip gidenleri
Yalnızlaşmışız iyice
Üstelik de alışmışız
Hiç beklentimiz kalmamış
Dosttan bile
Korkular basmış dünyayı
Şimdi bir semt adı "vefa"
Kutsal kavgalardan bile
kaçan kaçana
Anlaşılır gibi değiliz
Tek bedende iki kişiyiz
Hem yok eden, hem tanık
Esaslı karmaşa
Ben sana küsüm aslında, haberin yok
Koyup gittiğin yerde kötülük çok
Kime kızayım, nazım senden başka
kime geçer
Benim sensiz kolum, bacağım,
ocağım yok
Sen esas âlemi seçtiğinden beri
Ben o saate bittiğimden beri
Dünya bildiğin gibi dünya
dönüyor işte
Uzun uzun konuşuruz bir gün
son
İstanbul beyi

Derleyen: Ayhan Görür

17 Haziran 2007

Mehmet...Sezen Aksu



Sezen Aksu

Mehmet


Mehmet daha çok küçüksün Mehmet
Bilmiyorsun tabii neden bu sonsuz nöbet
O kadar vaktin olmadı zaten
Ama sen ümit etmeye devam et
Mehmet, bilemiyoruz Mehmet
Böyle mi sürecek bu ilelebet
Değişir mi dünya
Döner mi devran
Sen ümit etmeye devam et
Öyle bir karanlık kutu ki insan
Kimse hakiki bir cevap veremez sorsan
Söz dediğin insan icadı lisan
Ama sen yine de hayattan bahset
Mehmet gitmiyor gözün gözünden
Hiç büyümemişsin tanıdım çocuk yüzünden
Kan geldi kederden özümden
Sen anacığını düşün çok dikkat et
Mehmet küçücüksün Mehmet
İnsan soyu böyle en nihayet
Öteki desen beriki desen
Kendini de bizi de
Dünyayı da affet
Derleyen: Ayhan Görür

14 Haziran 2007

DİN ve LAİKLİK...ATATÜRK



İbrahim Çallı


DİN VE LAİKLİK

Din vardır ve lâzımdır.
Temeli çok sağlam bir dinimiz var. Malzemesi iyi; fakat bina, uzun asırlardır ihmale uğramış. Harçlar döküldükçe yeni harç yapıp binayı takviye etmek lüzumu hissedilmemiş. Aksine olarak birçok yabancı unsur -tefsirler, hurafeler- binayı daha fazla hırpalamış. Bugün bu binaya dokunulamaz, tamir de edilemez. Ancak zamanla çatlaklar derinleşecek ve sağlam temeller üstünde yeni bir bina kurmak lüzumu hasıl olacaktır.
1922

Din, bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye muhalif değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamağa çalışıyor; kaste ve fiile dayanan taassupkâr hareketlerden sakınıyoruz. Gericilere asla fırsat vermeyeceğiz.
1922

Ey arkadaşlar! Tanrı birdi, büyüktür; tanrısal inanışların belirtilerine bakarak diyebiliriz ki: İnsanlar iki sınıfta, iki devirde mütalâa olunabilir. İlk devir insanlığın çocukluk ve gençlik devridir. İkinci devir, beşeriyetin erginlik ve olgunluk devridir.
1922

İnsanlık birinci devirde tıpkı bir çocuk gibi, tıpkı bir genç gibi yakından ve maddî vasıtalarla kendisiyle meşgul olunmayı gerektirir. Allah, kullarının lâzım olan olgunlaşma noktasına erişinceye kadar içlerinden vasıtalarla dahi kullariyle meşgul olmayı tanrılık özelliğinin gereklerinden saymıştır. Onlara Hazreti Âdem Aleyhisselâmdan itibaren bilinen ve bilinmeyen sayısız denecek kadar çok nebiler, peygamberler ve elçiler göndermiştir. Fakat Peygamberimiz vasıtasiyle en son dinî, medenî gerçekleri verdikten sonra artık insanlıkla aracı ile temasta bulunmağa lüzum görmemiştir. İnsanlığın kavrayış derecesi, aydınlanma ve olgunlaşması sayesinde her kulun doğrudan doğruya tanrısal düşüncelerle temas kabiliyetine eriştiğini kabul buyurmuştur ve bu sebepledir ki, Cenabı Peygamber, peygamberlerin sonuncusu olmuştur ve kitabı, en eksiksiz kitaptır.
1922

Muhammed'i bana, cezbeye tutulmuş sönük bir derviş gibi tanıttırmak gayretine kapılan bu gibi cahil adamlar, onun yüksek şahsiyetini ve başarılarını asla kavrayamamışlardır. Anlamaktan da çok uzak görünüyorlar. Cezbeye tutulmuş bir derviş, Uhud Muharebesinde en büyük bir komutanın yapabileceği bir plânı nasıl düşünür ve tatbik edebilir?
1923

Tarih, hakikatleri tahrif eden bir sanat değil, belirten bir ilim olmalıdır. Bu küçük harbte bile askerî dehâsı kadar siyasî görüşüyle de yükselen bir insanı, cezbeli bir derviş gibi tasvire yeltenen cahil serseriler, bizim tarih çalışmamıza katılamazlar. Muhammed bu harb sonunda çevresindekilerin direnmelerini yenerek ve kendisinin yaralı olmasına bakmayarak, galip düşmanı takibe kalkışmamış olsaydı, bugün yeryüzünde müslümanlık diye bir varlık görülemezdi.
1923

Bizim dinimiz en mâkul ve en tabiî bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lâzımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur.
1923

Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla alâkası olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler zamanın yeniliklerine uymayı kâfir olmak sanıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış yorumu yapanların amacı, İslâmların kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, beyinledir.
1923

Bizim dinimiz, milletimize değersiz, miskin ve aşağı olmayı tavsiye etmez. Aksine Allah da, Peygamber de insanların ve milletlerin değer ve şerefini muhafaza etmelerini emrediyor.
1923

Bilhassa bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçü ile hangi şeyin bu dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Hangi şey ki akla, mantığa halkın menfaatine uygundur; biliniz ki o bizim dinimize de uygundur. Bir şey akıl ve mantığa, milletin menfaatine, islâmın menfaatine uygunsa kimseye sormayın. O şey dinîdir. Eğer bizim dinimiz aklın mantığın uyduğu bir din olmasaydı mükemmel olmazdı, son din olmazdı.
1923

Türk milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum. Şuura aykırı, ilerlemeye mâni hiçbir şey ihtiva etmiyor.
1923

Milletimiz din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete maliktir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet, milletimizin kalb ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz.
1923

Baylar ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensublar memleketi olamaz. En doğru ve en hakikî tarikat, medeniyet tarikatıdır.
1925

Bizi yanlış yola sevkeden soysuzlar bilirsiniz ki, çok kere din perdesine bürünmüşler, sâf ve temiz halkımızı hep din kuralları sözleriyle aldata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz... Görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden, harabeden fenalıklar hep din örtüsü altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir.
1923

Mustafa Kemal ATATÜRK

Derleyen: Ayhan Görür

BEN MUSTAFA KEMAL'im...Süleyman Apaydın



BEN MUSTAFA KEMAL'İM

Ben Mustafa Kemal'im,
Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim,
Hâlâ en hakiki mürşit değilse ilim,
Kurusun damağım dilim,
Özür dilerim,
Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi..

Özgürlük hâlâ
En yüce değer
Değilse eğer,
Pırangalı kalsın diyorsanız köleler,
Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi..

Yoksa çağdaş medeniyetin bir anlamı,
Ortaçağa taşımak istiyorsanız zamanı,
Baş tâcı edebiliyorsanız
Sanatın içine tüküren adamı,
Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi..

Yetmediyse acısı şiddetin, savaşın,
Anlamı kalmadıysa
Yurtta sulh dünyada barışın,
Eğer varsa ödülü
Silâhlanmayla yarışın,
Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi..

Özlediyseniz fesi peçeyi,
Aydınlığa yeğliyorsanız kara geceyi,
Hâlâ medet umuyorsanız
Şıhtan, şeyhten, dervişten,
Şifa buluyorsanız
Muskadan, üfürükçüden
Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi..

Eşit olmasın diyorsanız
Kadınla erkek,
Kara çarşafa girsin diyorsanız
Yobazın gazabından ürkerek,
Diyorsanız ki okumasın
Kadınımız kızımız
Budur bizim alın yazımız,
Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi..

Fazla geldiyse size
Hürriyet, Cumhuriyet,
Özlemini çekiyorsanız
Saltanatın, sultanın,
Hâlâ önemini anlamadıysanız
Millet olmanın,
Kul olun ümmet kalın,
Fetvâsını bekleyin şeyhülislâmın,
Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi...

Süleyman Apaydın

Derleyen: Ayhan Görür

12 Haziran 2007

Who?



Hi, from Turkey!



Who is he?


Please, answer my question?
Now, do comment!
Thanks!

ayhan.gorur@hotmail.com

9 Haziran 2007

Dostlar Irmak Gibidir...Can Yücel




Ceylan Konuk - Hande Görür

Dostlar Irmak Gibidir


Dostlar ırmak gibidir
Kiminin suyu az, kiminin çok
Kiminde elleriniz ıslanır yalnızca
Kiminde ruhunuz yıkanır boydan boya

İnsanlar vardır
; üstü nilüferlerle kaplı,
Bulanık bir göl gibi...
Ne kadar uğraşsanız görünmez dibi.
Uzaktan görünüşü çekici, aldatıcı
İçine daldığınızda ne kadar yanıltıcı....
Ne zaman ne geleceğini bilemezsiniz;
Sokulmaktan korkarsınız, güvenemezsiniz!

İnsanlar vardır
; derin bir okyanus...
İlk anda ürkütür, korkutur sizi.
Derinliklerinde saklıdır gizi,
Daldıkça anlarsınız, daldıkça tanırsınız;
Yanında kendinizi içi boş sanırsınız.

İnsanlar vardır, coşkun bir akarsu...
Yaklaşmaya gelmez, alır sürükler.
Tutunacak yer göstermez beyaz köpükler!
Ne zaman nerede bırakacağı belli olmaz;
Bu tip insanla bir ömür dolmaz.

İnsanlar vardır; sakin akan bir dere...
İnsanı rahatlatır, huzur verir gönüllere.
Yanında olmak başlı başına bir mutluluk.
Sesinde, görüntüsünde tatlı bir durgunluk.

İnsanlar vardır; çeşit çeşit, tip tip.
Her biri başka bir karaktere sahip.
Görmeli, incelemeli, doğruyu bulmalı.
Her şeyden önemlisi insan, insan olmalı...


İnsanlar vardır; berrak, pırıl pırıl bir deniz.
Boşa gitmez ne kadar güvenseniz.
Dibini görürsünüz her şey meydanda.

Korkmadan dalarsınız, sizi sarar bir anda.
İçi dışı birdir çekinme ondan.
Her sözü içtendir, her davranışı candan...


Can Yücel

Gençler Tenis Millî Takımı ( 1998 )

Hande Görür, Deniz Çelebi, Merve Asımgil
Ceylan Konuk, Serra Olgaç
ALİ GÖREÇ

Derleyen: Ayhan Görür

Her şey sende gizli...Can Yücel


"

Her Şey Sende Gizli

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kâr sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,

Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.

Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...



Can Yücel


Derleyen: Ayhan Görür

Bilmelisin ki...Can Yücel


* * *

Bilmelisin ki
...
Duvarda asılı diplomalar insanı insan yapmaya yetmez.
Bilmelisin ki
...
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.
Bilmelisin ki
...
Karşındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor.
Bilmelisin ki
...
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da!
Bilmelisin ki
...
Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, ne tür deneyimler yaşadığınızla var.
Bilmelisin ki
...
Aile hep insanın yanında olmuyor. Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz. Aile her zaman biyolojik değil.
Bilmelisin ki...
Ne kadar yakın olursa olsunlar en iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir.
Bilmelisin ki
...
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor. Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.
Bilmelisin ki
...
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.
Bilmelisin ki
...
Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.
Bilmelisin ki
...
İki kişi münakaşa ediyorsa, bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.
Bilmelisin ki
...
Her problem kendi içinde bir fırsat saklar. Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.
Bilmelisin ki
...
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor.

Can Yücel

"

Tahsil cehâleti alır, eşeklik bâki kalır.
Ziya Paşa

Derleyen: Ayhan Görür