14 Aralık 2006

Kötülüğü, iyiliği yapan bir midir iki midir... Mevlâna

* * *
* * *
Turks Architectural Scroll

" " *

Kötülüğü, iyiliği yapan bir midir, iki midir diye (birisi) sordu.

( Mevlâna ) cevap verdi:
Karşılıklı konuşurken, işkile düşünce kesin olarak iki olur. Çünkü hiç kimse kendisine aykırı olamaz, kendisiyle karşılaşamaz. Bu yüzden de kötülük, iyilikten ayrılamaz. Çünkü iyilik, kötülükten vazgeçmektir; kötülükten vazgeçmekse kötülük olmadıkça olmaz. Anlaşılıyor ya, iyilikten vazgeçmek de kötülükle olur; kötülüğe düşkünlük olmasaydı kötülükten vazgeçmeye de kalkışılmazdı; hiçbir şey de meydana gelmezdi.

Hani Mecuziler derler ya;
Yezdan, iyilikleri yaratandır.
Ahriman kötülükleri, istenmeyen şeyleri yaratan.

Cevap verir de deriz ki onlara: Sevilen şeyler, sevilmeyen, istenmeyen şeylerden ayrılmaz ki. Çünkü istenmeyen, sevilmeyen bir tarafı olmayan sevgili bulunamaz. Zâti sevgili, istenmeyen, hoşlanılmayan şeyleri bulunmayan kişidir; fakat istenmeyen, hoşlanılmayan şeylerin yok olması, o çeşit şeyler olmadıkça mümkün değildir. Sevinç, gamın yok olmasıdır hani; amma yok olması, gam olmadıkça mümkün değildir; şu halde her ikisi de, birbirinden ayrılmayan tek birşeydir.

Bir de dedim ki:

Bir şey yok olmadıkça faydası görünmez;

hani söz gibi. Sözün harfleri bitmeden, söz söylenmeden dinleyen, faydalanamaz. Arif kişi hakkında kötü söyleyen, gerçekten iyi söylüyor sayılır. Çünkü arif, o kınanan huydan zati kaçar, o huya düşmandır. Şu halde o huyu kınayan, arifin düşmanını kınamada, arifiyse övmededir; sebebi de şu ki: Arif, öylesine kötü huydan kaçmadadır; kötülükten kaçansa övülmeye değer;

Herşey, zıddıyle belirir.

Öyleyse arif, gerçek olarak bilir de der ki: O adam, benim düşmanım değil, beni kınamıyor. Ben, kutlu güzel bir bahçeyim, çevremde de duvar var. O duvarın üstünde pislikler var, tikenler var. O bahçeye yolu düşen, bahçeyi görmüyor da duvarı, o pisliği görüyor, onun kötülüğünü söylüyor. İş böyle olunca bahçe, o adama ne diye kızsın ? Bu kötü söz, bahçeye girmek için duvarı aşmıya uğraşan kişiye zarar verir. Demek ki duvarı kınayış, bahçeden uzak kalıyor; kötüleyen kınayan da kendisini öldürmüş oluyor. Tanrı rahmet etsin, esenlik versin, Mustafa da “ Ben güle-güle öldürürüm” buyurmuştu ya. Yani benim bir düşmanım yoktur ki kızarak öldüreyim onu demektir bu. Mustafa, o kafir, kızarak kendini yüz çeşit öldürmesin diye onu bir çeşit öldürür gider de bu yüzden güle-güle öldürmüş olur.


Mevlâna Celâleddin Rumî
Fİ Hİ MA FİH
Sayfa 108, 109
Çev. Abdülbaki Gölpınarlı

Sunan: Ayhan Görür

Hiç yorum yok: