11 Ocak 2009

Nâzım Hikmet'ten Atatürk'e Mektup...Soner Yalçın




















Nâzım Hikmet
'ten
Atatürk'e mektup..
,,

CUMHURREİSİ Atatürk
'ün Yüksek Katına

  • Türk Ordusunu "isyana teşvik" ettiğim iddiasıyla onbeşyıl ağır hapis cezası giydim. Şimdi de Türk Donanmasını "isyana teşvik etmekle" suçlanıyorum.
  • Türk inkılâbına ve senin adına and içerim ki suçsuzum.
  • Askeri isyana teşvik etmedim.
  • Kör değilim ve senin yaptığın her ileri dev hamleyi anlayabilen bir kafam,yurdumu seven bir yüreğim var.
  • Askeri isyana teşvik etmedim.
  • Yurdumun ve senin karşında alnım açıktır.
  • Yüksek askeri makamlar, devlet ve adalet, küçük, bürokrat gizli rejim düşmanlarınca aldatılıyorlar.
  • Askeri isyana teşvik etmedim.
  • Deli, serseri, mürteci, satılmış; inkılap ve yurt haini değilim ki, bunu bir an olsun düşünebileyim.
  • Askeri isyana teşvik etmedim.
  • Senin eserine ve sana, aziz olan Türk dilinin inanmış bir şairiyim. Sırtıma yüklenen ve yükletilecek hapis yıllarını taşıyabilecek kadar sabırlı olabilirim. Büyük işlerinin arasında seni bir Türk şairinin felâketi ile alakalandırmak istemezdim.
  • Bağışla beni. Seni bir an kendimle meşgûl ettimse, alnıma vurulmak istenen bu "inkılâp askerini isyana teşvik" damgasını ancak senin ellerinle silinebileceğine inandığımdandır.
  • Başvurabileceğim en inkılâpçı baş sensin.
  • Kemalizm'den ve senden adalet istiyorum.
  • Türk inkılâbına ve senin başına and içerim ki suçsuzum.
Nâzım HİKMET



,,

Bu mektup Atatürk'e ulaşamadı.
Atatürk ağır hastaydı.
Nâzım Hikmet'in akrabası Ali Fuat Cebesoy okul yıllarından beri arkadaşı olan Atatürk'e olayı ancak hasta yatağında iletebildi, Atatürk, "Görüyorsun ne durumdayım, Mareşal'i darıltmadan siz bir çözüm bulun" dedi.
Mareşal; Genelkurmay Başkanı Orgereral Fevzi Çakmak'tı. Davalarla özel olarak ilgilenmişti. Her taşın altında komünist aramıştı.
Ne ilginçtir, yıllar sonra Genelkurmay Başkanlığı'ndan alınınca bunu kabul edemedi, politikaya atıldı; İnsan Hakları Derneği 'ni kurdu ve bu nedenle komünist olmakla itham edildi!
Diyeceksiniz ki mesele sadece komünizmin tehlikeli görülmesi sonucu Nâzım Hikmet başta olmak üzere onlarca kişinin cezaevine tıkılması mıydı?
Eğer ortada hukuk yoksa biliniz ki siyasal bir çekişme vardır. Örneğin, Mustafa Kemal hasta yatağında iken siyasetin gündeminde "milli şefin" kim olacağı sorusu vardı. Bir yandan Şükrü Kaya, Tevfik Rüştü Aras gibi Sovyetler Birliği ile yakın dış politika yürütenler, öbür tarafta diğerleri...
Eh komünistler orduyu kışkırtıyorsa Kaya ve Aras'ın "milli şef" olmasına olanak yoktu.
Zaten sonra ikisi de tasfiye edildiler.
Demem o ki mes'elelere daha geniş açıdan bakmakta yarar var.

11 Ocak 2009 tarihli Hürriyet
Yalçın Soner, Not Defteri

**
Kiraz-Vişne Aşılı Ağaç
Özgürlük Parkı, Kadıköy
Nâzım
ve Atatürk'e çok yakıştı...

Fotoğraf, Ayhan Görür

Hiç yorum yok: