27 Nisan 2008

Hakikat...Jiddu Krisnamurti


İstanbul, Göztepe
Özgürlük Parkı
Fotograf, Ayhan Görür
Nisan 2008


Hakikat

uzakta değil, yakında;

hakikat

  • her yaprağın altında,
  • her gülüşte,
  • her gözyaşında,
  • kişinin sözcüklerinde,
  • duygularında,
  • düşüncelerinde.

Ama öylesine gizlenmiş ki,
onu görmek için
örtüsünü kaldırmak zorundayız.

Örtüyü kaldırmak
sahte olanı keşfetmektir;
sahte olanı tanıdığınız an
o ortadan kalkar

hakikat

açığa çıkar.

Jiddu Krisnamurti

On Truth
Rajghat, 23 Ocak 1949
Hakikat Üzerine
Ayna Yayınları
*
Derleyen: Ayhan Görür

25 Nisan 2008

İhanet Kalbime Kötülük Koydu...Sezen Aksu/Sevgi ve Yalnızlık...Jiddu Krishnamurti


Kadıköy'de Günbatımı
Fotograf, Ayhan Görür
22 Nisan 2008

İHANET KALBİME KÖTÜLÜK KOYDU

Eğilip üzerime, bakıyor
Balkonuma komşu akasya

Susuyor, sustukça susuyor
Ben avaz avaz eşyayla boğuştukça
Duruyor, o öylece duruyor
İhanet kalbime kötülük koydukça
Yakıyor gecelerimi, yakıyor
Deliriyorum batttım battıkça

Söyle!
Aldattın mı, aldattın mı?
Öpüştün mü, seviştin mi, yattın mı?
Uyudun mu el koynunda?
Sonra, mahmur mahmur kalktın mı?
O zaman neye tutunup kalalım ayakta?
O zaman, ne mânâ
kaldı hayatta?


Sezen Aksu
*

SEVGİ VE YALNIZLIK
ON LOVE AND LONELINESS

Öğrenci:
Sevginin sonu yok mudur? Sevgi etkilenmeye mi bağlıdır?

Krishnamurti: Güzel bir ırmak, güzel bir kadın ya da erkekten etkilendiğinizi varsayın. Bunda ne var? Bunu bulmaya çalışıyoruz. Gördüğünüz gibi bir kadının bir erkekten, bir çocuktan ya da hakikatten etkilendiğimde onunla olmak, ona sahip olmak, ona benim demek ona senin değil demek isterim. O insandan etkilendiğimde onun yanında olmalıyım, bedenim onun yanında olmalı. Öyleyse ne yapmış olurum? Genellikle ne olur? Gerçek şudur: Ben etkilendim ve o insanın yanında olmak istiyorum; bu bir ideal değil. Aynı zamanda şu da bir gerçektir ki, etkilendiğim ve sahip olmak istediğim zaman sevgi yoktur. Benim ilgilendiğimse gerçek, ne olmam gerektiği değil. Birisine sahip olduğumda onun başka hiç kimseye bakmasını istemem. Ben o insanın benim olduğunu düşündüğümde, orada sevgi var mıdır? Kuşkusuz hayır. Zihnim o insanın çevresinde 'benim' diye bir çit oluşturduğu an sevgi
yoktur.

Gerçek şu ki, benim zihnim bunu sürekli olarak yapar. Zihnim nasıl çalıştığını görmek belki de onun farkında olmak için tartıştığımızda, zihnin kendisi belki de sessizliğe kavuşacaktır.


Öğrenci: Niçin sevgiye gereksinim duyulur?

Krishnamurti: Demek istiyorsunuz ki niçin sevmek zorundayız? Niçin sevgi olmalıdır? Onsuz yapamaz mıyız? Sevgi dediğimiz şey olmasaydı ne olurdu? Eğer anne ve babanız sizi niye sevdiklerini düşünmeye başlarlarsa, burada olmayabilirsiniz, sizi dışarı atabilirler. Sizi sevdiklerini düşünürler; bu yüzden sizi korumak isterler, sizi eğitimli görmek isterler, size bir şey olmanız için her türlü olanağı sağlamak zorunda olduklarını duyumsarlar. Bu koruma duygusu, sizin eğitimli olmanızı isteme duygusu, onlara ait olduğunuz duygusu, onların genel olarak sevgi diye adlandırdıkları şeydir. Bu duygu almasaydı ne olurdu? Eğer anne ve babalarınız sizi sevmeseydi ne olurdu? Göz ardı edilir, rahatsız edici bir şey olur, başlarından atılırsınız ve sizden nefret ederlerdi. Öyleyse neyse ki sevgi duygusu var, belki bulutlu, belki kirletilmiş ve çirkin, ama yine de o duygu sizin ve benim için var; yoksa siz ve ben, eğitilmiş olamaz, var olamazdık.


Jiddu Krishnamurti


On Love Loneliness
Sevgi ve Yalnızlık
Çevirin: Elif Özbaş
S,33-34
Ayna Yayınları

Derleyen: Ayhan Görür

24 Nisan 2008

Lâle Dâî,Hâle Dâî(Tuzcu) ve Ailesine Sevgilerimle...Ayhan Görür/Mevlânâ Celâleddîn-î Rûmî

Semâ ve Semâzen
Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre Merkezi
Fotograf, Ayhan Görür
22 Nisan 2008, 21:00

* **Kudüm

Mevlâna Celâleddîn-î Rûmî, Semâ



YOU TUBE'e Çok Teşekkürler
MENU' de 15 Klip var...


*
İstanbul, Kadıköy
Fotograf, Ayhan Görür
22.4.2008

*
Sinan Tuzcu, Mevlânâ Celâleddîn-î Rûmî
AŞKIN DANSI


DERGÂHIN KUYUSU

Büyükbabama

Ne içli bir dua, ne içten bir âh,
Uyuyor serviler altında dergâh!..
Tek tük kandillerde yorgun alevler
Titriyor gecenin sert rüzgârlarıyla.
Gece sanki sönen yıldızlarıyla
Gölgeli dergâhın dolmuş içine...
Bir inilti, bir ses... Bu yalvarış ne?

Yarabbi, ne içten anıldı adın!..
"Ölmeden öl" diyen bir itikâdın
Gönülden duyarak ulu sesini,
Ruha şifa sunan felsefesini,
Biri zikrediyor dergâhta işte.
Elemi gizlidir bir âh u vâhın.
Çoktan dervişleri yattı dergâhın...
Bu yalvaran kimdir, kim bu zikreden?
Yoksa ağlıyor mu gönlüm bilmeden!..
Gönül! Bu inilti senden mi geldi?
Hayır, işte o ses yine yülseldi,

Yine yalvarıyor, yine ağlıyor.
Gözüme dumandan eli bağlıyor

İçimde yakılan bir buhurdanın...
Vuruşu duruyor kalbimde kanın.
Bir hayalet oldu yanan benliğim:
Bu kuvvetli ruh kim? Bu zikreden kim?
Kim bu varlığımı kendine çeken?..
Şimdi bir zulmette gölge gibi ben
O yalvaran sese ilerliyorum,
"Benliğim ölmeden öldü" diyorum...
Böyle yürüyerek geçtikçe her an,
Gitgide geliyor sesi yakından
Gitgide sinerken ben gölgelere
Yorgun ayaklarım çarptı bir yere.
Titredim bir taşa ânî temasla,
Ömrümde bu kadar korkmadım asla:
Sanki ta kalbimi bir bıçak yardı...
Önümde bir küme karanlık vardı.
Bütün varlığımı bir an unuttum,
Yavaşca eğilip o yeri tuttum.
Dergâh kuyusunun duvarıydı bu...
Yeniden benzimi sararttı korku.
Burdan geliyordu o iniltiler!
Gönülden titrerken şüpheli bir yer
Allaha yalvaran Allahın adı
Beynimin içinde bir uğuldadı.
Sanki bir dakika çarpmadı kalbim...
Ey ulu Allahım, ey ulu Rabbim!
Kuyuda ağlayan, zikreden kimdi?
İçine eğildim... Anladım şimdi:
İsm-i Celâlini candan andıkça,
Yer yer yükselerek çalkalandıkça,
Kuyunun zulmette parlayan suyu...
Kuyu zikrediyor ağlıyor kuyu!..

Ümid, 7 Teşrin-i evvel 1336/1920)


Nâzım Hikmet Ran

Derleyen: Ayhan Görür

23 Nisan 2008

Aşkın Dansı...Kürşat Kırbaz/MEVLÂNA


İyi Şanslar ! Good Luck !

Burak Sergen, Şems-i Tebrîzî
Sinan Tuzcu,
Mevlâna Celâleddin Rûmî
Özcan Deniz, Hüsameddin Celebi
*
Yönetmen - Senaryo
Kürşat Kırbaz

*
Mevlâna Celâleddin-î Rûmî: Aşkın Dansı





*

Kadıköy, Özgürlük Parkı
Fotograf, Ayhan Görür
Nisan 2008

*
Ey, Hak Yolcusu!
arayan adam aradığım adam
olma
aranmasan da aramayan adam olma
Ayhan Görür

AŞKIN DANSI...KÜRŞAT KIZBAZ

Fotograf, Ayhan Görür

İyi Şanslar! Good Luck!

Senaryo - Yönetmen
KÜRŞAT KIRBAZ


Herşeyi aramadıkça bulamazsın;
fakat bu dost başka, bunu bulmadan arayamazsın.
Mevlâna Celâleddîn Rûmî
*
Mevlâna Celâleddin-î Rûmî:
Aşkın Dansı




*
Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre Merkezi
Fotograf, Ayhan Görür
23 Nisan 2008

19 Nisan 2008

Gölgesi...Nâzım Hikmet


* * *


GÖLGESİ

Ağlasa da gizliyor gözlerinin yaşını;
Bir kere eğemedim bu kadının başını.
Kaç kere sürükledi gururumu ölüme
Fırtınalar yaratan benim coşkun gönlüme.
Cevapları o kadar heyecansız ki onun,
Kaç kere iman ettim, hiçliğine ruhumun.
Kaç kere hissettim ki, yine bu gece gibi,
Güzelliğin önünde, dolup çarpmadı kalbi.
Ne mehtabın aksine yelken açan bir sandal,
Ne de ayaklarında kırılan ince bir dal
Onun taştan kalbini sevdaya koşturmuyor.
Bir çiçeğin önünde bir dakika durmuyor...

Dönüyoruz yine biz bir uzun gezintiden
Gönlümün elemini döküyorken ona ben,
O bana kedisini, gülerek naklediyor:
"Bilseniz mavi boncuk nasıl yaraştı" - diyor.
Ya bu kadın delidir, yahut ben çıldırmışım,
Ben ki, birçok kereler kırılmışım, kırmışım,
Ömrümde duymamıştım böyle derin bir acı;
Birden onun yüzüne haykırmak ihtiyacı
İçimde alev alev tutuştu yangın gibi,
Bir dakika kendimin olamadım sahibi;
Hiç olmazsa hıncımı böyle alırım, dedim,
Yola mağrur uzanan gölgesini çiğnedim.


(Yedinci Kitap, Kânun-ı evvel 1336/1920)

Nâzım Hikmet

Bedri Rahmi Eyüboğlu

Derleyen: Ayhan Görür

Benim Gönlüm...Nâzım Hikmet



Beşiktaş
Orkestrası



Gönlü kelebek olan şaire

BENİM GÖNLÜM

Benim gönlüm bir kartaldır,
Nerde güzel görürsem ben:
Haydi derim haydi saldır!
Böyle her an dövüşmekten
Gagasının rengi aldır!..

Göklerinde tek yaşıyor,
Gönüllerin ilâhıdır!
Gönüllerle uğraşıyor,
Her fırtına bir âhıdır!..

Açılınca kanatları,
Gölgesiyle kaplanır yer!
Kızıl, kumral, siyah, sarı
Bütün başlar eğilirler!..

Hiçbir avcı vuramadı,
Vuramaz da zannederim!..
Gönlümün yok başka adı,
Benim gönlüm benim derim!..

Hayır!..Gönlüm bir kartaldır,
Nerde güzel görürsem ben;
Haydi derim haydi saldır!..
Böyle her an kan dökmekten,
Gagasının rengi aldır!..

(Alemdar, 25.9.1336-1920/Akbaba, 5.4.1928)

Nâzım Hikmet


Beşiktaş'lı Dostlarımıza Sevgilerimle...
Derleyen:
Ayhan Görür

18 Nisan 2008

Yalnızlık...Cahit Sıtkı Tarancı

Fenerbahçe'de Sis
Fotograf, Ayhan Görür
Şubat 2008

YALNIZLIK

Geniş, siyah gölgesi hayatımı kaplayan,
Tepemde kanat germiş
bir kartaldır yalnızlık.
Kalp çarpıntılarıyla günleri hesaplayan
Bir benim, benim olan
bir masaldır yalnızlık.

Gördüm yapraklarımın bir bir döküldüğünü
Baharda yaşamanın bilmedim nedir tadı.
Gemi yüzü görmeyen bir limanın hüznünü
Kimsesiz gönlüm kadar hiçbir gönül duymadı.

Bir ayna parçasından başka beni kim anlar,
Bir mum gibi erirken bu bitmeyen düğünde?
Bir kardeş tesellisi verir bana aynalar;
Aynalar da olmasa işim ne yer yüzünde?

Cahit Sıtkı Tarancı

(Akademi, 15.5.1931
*Bu şiir Serveti Fünun dergisinin 31.12.1931 ve
Muhit dergisinin Aralık 1931 tarihli
sayılarında da yayınlanmıştır.
Derleyen: Ayhan Görür

17 Nisan 2008

Dergâhın Kuyusu...Nâzım Hikmet/MEVLÂNA


*
"Hak Yolcusu"
Bir Derviş
'e...
Ey! "HAK YOLCUSU"!

arayan adam aradığım adam olma
aranmasan da aramayan adam olma
Ayhan Görür

Açılımı;
http://ayhangorur.blogspot.com/search/label/Arayan%20adam%20arad%C4%B1%C4%9F%C4%B1m%20adam%20olma%2FAranmasan%20da%20aramayan%20adam%20olma

*
MEVLÂNA (documentary in eng)



Devamı için MENU'yü tıklatın...

DERGÂHIN KUYUSU

Ne içli bir dua, ne içten bir âh,
Uyuyor serviler altında dergâh!..
Tek tük kandillerde yorgun alevler
Titriyor gecenin sert rüzgârlarıyla.
Gece sanki sönen yıldızlarıyla
Gölgeli dergâhın dolmuş içine...
Bir inilti, bir ses... Bu yalvarış ne?

Yarabbi, ne içten anıldı adın!..
"Ölmeden öl"
diyen bir itikadın
Gönülden duyarak ulu sesini,
Ruha şifa sunan felsefesini,
Biri zikrediyor dergâhta işte.
Elemi gizlidir bir âh u vâhın.
Çoktan dervişleri yattı dergâhın...
Bu yalvaran kimdir, kim bu zikreden?
Yoksa ağlıyor mu gönlüm bilmeden!..
Gönül! Bu inilti senden mi geldi?
Hayır, işte o ses yine yülseldi,
Yine yalvarıyor, yine ağlıyor.
Gözüme dumandan eli bağlıyor
İçimde yakılan bir buhurdanın...
Vuruşu duruyor kalbimde kanın.
Bir hayalet oldu yanan benliğim:
Bu kuvvetli ruh kim? Bu zikreden kim?
Kim bu varlığımı kendine çeken?..
Şimdi bir zulmette gölge gibi ben
O yalvaran sese ilerliyorum,
"Benliğim ölmeden öldü" diyorum...
Böyle yürüyerek geçtikçe her an,
Gitgide geliyor sesi yakından
Gitgide sinerken ben gölgelere
Yorgun ayaklarım çarptı bir yere.
Titredim bir taşa ânî temasla,
Ömrümde bu kadar korkmadım asla:
Sanki ta kalbimi bir bıçak yardı...
Önümde bir küme karanlık vardı.
Bütün varlığımı bir an unuttum,
Yavaşca eğilip o yeri tuttum.
Dergâh kuyusunun duvarıydı bu...
Yeniden benzimi sararttı korku.
Burdan geliyordu o iniltiler!
Gönülden titrerken şüpheli bir yer
Allaha yalvaran Allahın adı
Beynimin içinde bir uğuldadı.
Sanki bir dakika çarpmadı kalbim...
Ey ulu Allahım, ey ulu Rabbim!
Kuyuda ağlayan, zikreden kimdi?
İçine eğildim... Anladım şimdi:
İsm-i Celâlini candan andıkça,
Yer yer yükselerek çalkalandıkça,
Kuyunun zulmette parlayan suyu...
Kuyu zikrediyor ağlıyor kuyu!


(Ümid, 7 Teşrin-i evvel 1336/1920)

Nâzım Hikmet

Derleyen: Ayhan Görür

15 Nisan 2008

Yaşamaya Dair 1...Nâzım Hikmet


Kadıköy'den, Marmara Denizi
Fotograf, Ayhan Görür
Mart, 2008



YAŞAMAYA DAİR

1
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın

bir sincap gibi meselâ,

yâni, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,

yâni, bütün işin gücün yaşamak olacak.

Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yâni, o derece, öylesine ki,
meselâ, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut, kocaman gözlüklerin,
beyaz bir gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken
hem de en güzel, en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.

Yâni, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, meselâ, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak, yâni ağır bastığından.

1947


Nâzım Hikmet

Derleyen: Ayhan Görür

Yaşamaya Dair 2...Nâzım Hikmet



İstanbul'da Kış ve Yaşam
Eminönü
Fotograf, Ayhan Görür

Şubat, 2008


YAŞAMAYA DAİR

2
Diyelim ki ağır ameliyatlık hastayız,
yâni, beyaz masadan
bir daha kalkmamak ihtimâli de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz Bektâşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu diye bakacağız pencereden,
yahut da yine sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.

Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

Diyelim ki, hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da onsekiz sene olsun açılmasana demir kapının.
Yine de dışarıyla beraber yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgârıyla
yâni, duvarın arkasındaki dışarıyla.

Yâni nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

1948

Nâzım Hikmet

Kardelen
Derleyen: Ayhan Görür

Yaşamaya Dair 3...Nâzım Hikmet


Soğuk Bir İstanbul Günü
Fotograf, Ayhan Görür
Şubat, 2008

YAŞAMAYA DAİR

3
Bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,

hem de en ufacıklarından

mavi kadifede bir yaldız zerresi yâni,

yâni, bu koskocaman dünyamız.

Bu dünya soğuyacak günün birinde,
hattâ bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak

zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.

Şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
"Yaşadım" diyebilmem için...
Şubat 1948

Nâzım Hikmet

Siste Fenerbahçe Parkı
Fotograf, Ayhan Görür
Şubat, 2008

Giderayak...Nâzım Hikmet


Fenerbahçe, Kadıköy
Fotograf, Ayhan Görür
Mart 2008
Can Dostu; İlhan Selçuk'a...
GİDERAYAK

Giderayak
işlerim var bitirilecek,

giderayak.
Ceylanı kurtardım avcının elinden
ama daha baygın yatar ayılamadı.
Kopardım
portakalı dalından
ama kabuğu soyulamadı.
Oldum
yıldızlarla haşır neşir
ama sayısı bir tamam sayılamadı.
Kuyudan
çektim suyu
ama bardaklara konulamadı.
Güller
dizildi tepsiye
ama taştan fincan oyulamadı.
Sevdalara
doyulamadı.
Giderayak
işlerim var bitirilecek,
giderayak.
(Haziran 1959)
Nâzım Hikmet


Derleyen: Ayhan Görür