4 Aralık 2007

LAİKLİK...Nurullah Ataç



* * *Boğaziçi - Anadolu Kavağı, İstanbul


Nurullah Ataç

G Ü N C E
**
1956 - 1957
Tarihsiz
LAİKLİK.- Önce şunu söyleyeyim, böyle yazıyorum bu "laiklik" tilciğini. Uymuyor bizim dilimize: Bir "a", sonra bir "i", üstelik de "l" ile başlıyor... Ne yapayım ki Türkçesini bulamadım daha. Yunanca "iaos" tilciğinden gelirmiş, "laos" da kamu, halk demekmiş, "laikos" kamudan, halktan olan, okumuşlar, bilginler, toyunlar (rahipler) katından olmayan. Aramalı Türkçesini, uydurmalı. Neyse! şimdik kullanalım o yabancı tilciği, "laik" diyelim "laiklik" diyelim.

Birkaç yıldır ağızlarda dolaşan bir söz var: "Laiklik, dinsizlik demek değildir." Boyuna söylüyorlar bunu. İşliyorlar bu sözü, söylevler kuruyorlar bunun üzerine. "Dinsizlik demektir" diyen mi oldu? Yoo! İstedikleri, kimseyi yanıtlamak değil, "Laiklik dinsizlik demek değildir." diye başlıyorlar, sonunda "Laiklik, dinlilik demektir." demeğe getirmek istiyorlar. Değildir, dinlilik demek de değildir laiklik.

Dini gönüllere bırakmak demektir.

Durul (devlet) işlerinden açılınca, yasa yapmak gerekince dini karıştırmamak demektir. Bir toplantıda, durul işleri konuşulurken biri kalkıp da dini ileri sürerse, bilin ki o kişinin davranışı laikliğe aykırıdır. Victor Hugo bir yırında, "Défense a Dieu d'entrer dans nos laboratores" demiş: "Tanrı bizim çalışaklarımıza giremez, yasaktır." Bilgin kişi dinsiz olur, Tanrı'ya inanmaz demek değildir, araştırmalarına dini işin içine karıştırmaz demektir. Tanrı çalışaklara (laboratorium'lara) giremeyeceği gibi kamutaylara, kurultaylara, acun işleri konuşulan yerlere de girmemelidir. Tapınaklar yeter Tanrı'ya. İnanıyorsanız, sizin gönlünüz de yeter. Karışmayın başkalarının inançlarına.

Başkalarının inançlarına karışmamak ellerinde değil. Yeryüzünde kim varsa kendi düşüncelerine, kendi inançlarına uyacak. Uymadı mı, toplumdan atmaya kalkacaklar. Birtakım da yeni bir söz çıkarmışlar: "Dinsizlik solculuktur." Solculukta, biliyoruz. bu ülkede ortaklamacılığın (communisme'nin) adı. Bu gibi sözlerle anları (zihinleri) karıştıracaklar. Dinsizler arasında solcu da vardır, sağcı da vardır. Ortaklamacılar arasında da dinliler, koyu dinliler bulunuyor.

Ne demek bu? Kişi inanabildiğine inanır. Ben dinsizsem Tanrı'ya inanmıyorsam size ne? Sizin dininiz de söylüyor: Dinsizler tamuda (cehennemde) yanacaklarmış. Demek yeryüzünde değil, öbür acunda, Tanrı verecekmiş onların kıyınlarını (cezalarını). Peki, size ne oluyor? Siz Tanrı'nın yerine mi koyuyorsunuz kendinizi?

Doğrusu
, istemiyorlar laiklik ilkesini. Devrimi yıkmak için onu sarsmağa çalışıyorlar. Açıkça da söylemiyorlar bunu. Yüzyıllardır ala (hileye) alışmışlar, "laiklik" ilkesine bağlı olduklarını ileri sürecekler, gene de o tilciği anlamından boşaltacaklar, laiklik dinliliktir demeğe getirecekler. Hani Atatürk'ü de bir anlatmaları var: Sanırsınız ki devrimi yapan kişi değil de herhangi bir Hacı Mustafa Efendi...

Katlanamıyorum buna:
Atatürk
'ün yaptıklarını,
devrimi
diledikleri gibi, işlerine geldiği gibi yorumlamalarına

bırakmayalım.

Bilelim ki devrim ilkelerinin özü laikliktir,
dini acun işlerine karıştırmamaktır.

Ona
su katılmasına bıraktık mı,
gene dünkü yaşayışa döneriz.
Bizi o eski, çürümüş düşünüşten
kurtaracak
bir
Atatürk daha kolay kolay gelmez.

Nurullah Ataç



Bu yazı 49 sene önce, 1956 yılında yazılmıştır.

Derleyen: Ayhan Görür

Hiç yorum yok: